9 Mart 2014 Pazar

Yayınımıza verdiğimiz kısa ara :))

Öncelikle verdiğim kısa (!) aranın bittiğini bildirmek isterim :)) Hayat yeni bir ülkede fazlasıyla yorucu olabiliyor zaman zaman. Özellikle senden istekleri bir türlü bitmek bilmiyor. Önceden konuştuğun dillerden biri değilse dil öğrenmen gerekiyor. Üstelik Almanyaysa bir de entegrasyon kursu alıp sanki seni nüfusuna alacakmış gibi bir de yaptığı sınavdan geçmeni istiyor. Sonra gün geliyor eh sen burada bayadır yaşıyorsun turist de değilsin artık gel biz senin ehliyetini de değiştirelim çünkü seninki artık geçersiz diyor :(( talep ediyor da ediyor işte. Baştaki ilk sınavımdan başarısız olup yeniden girme lüksüm olmadığından (elbetteki var ama ruhum elvermezdi o bakımdan yoksa telafi mümkün :))) hayat benim için bir süre durmuştu anlayacağınız. gezmeye yemeye içmeye devam ettim hepsini inşallah yazacağım buralara ama masa başına bilgisayar başına oturunca yaptığım tek şey sınavlara çalışmak oldu açıkçası. Hayatının sınav dönemini çoktan atlatmış ve sınavdan nefret eden biri için hak verirsiniz ki fazlasıyla sıkıcı oldu. Ama sınavlarımdan başarıyla geçtim ve devlet bana tebrikler artık çalışmak ister misiniz? diye soran bir yazı gönderdi. Yaşasıııın :)) Aslında ben bayadır çalışmak istiyorum ama sen izin vermiyorsun hain hükümet :))

Neyse ki geriye sadece ehliyet kaldı yani bence en sıkıcısı. Yeniden yazılı sınavı geçmek ve aynı zamanda direksiyonu da vermek durumundayım. Buranın kuralları ile Türkiyenin ehliyet konusundaki gevşekliği düşünülünce ne kadar zorda olduğum anlaşılıyordur :)) İçimden ve hatta dışımdan son bir adım son bir adım daha diye diye bunu da yapacağım kısmetse.

Herkese tekrar merhaba ve yine burada görüşmek dileğiyle

Chances are ON AIR!!!

5 Aralık 2013 Perşembe

İsimli Çarpı İşi Kapı Süsleri


Kursta arkadaşlarıma evde yaptıklarımdan bahsediyordum. Sonra içlerinden Dominikli olan benim yeğenim var onun için bir tane yapar mısın? Noel hediyesi vermek istiyorum dedi. Böylece bir anda gündemime bunlar oturmuş oldu. Aslında baya uğraştırıcı olduklarını kabul etmeliyim. Sadece işlemekle kalmıyorsun aynı zamanda kapı süs haline de getirmeye çalışıyorsun. Ama çok zevkli oldu benim için yapması. Sadece ilk başta nasıl son halini veririm ve ihtiyacım olan yan ürünleri Almanya'nın bu kırsal bölgesinde nereden temin ederim diye çok düşündüm. Ama işte insan bir konuya kanalize olunca onunla ilgili şeyler karşısına çıkmaya başlıyor teker teker. Almanya'da bu tip el işi ile uğraşanların çok işine yarayacak yerler keşfettim teker teker yayınlayacağım. Ama şu anki konumuz bu kapı süsü. Talep olursa bu tip şeyler yapmaya devam edeceğim. Her isim değişiklik demek, değişik tasarımlar demek. Sonuçta çalışması zevkli şeyler çıkıyor. Umarım hediye edilecek kişi de sever.

Not: Resim maalesef İnstagram resmi mazur görün beni lütfen :) ve biliyorum çivi çok korkunç. Geldiğimiz de duvarda duruyordu çıkarmayım çirkinliğini örtsün diye kocaman nazar boncuğu astık biz de :)))

2 Aralık 2013 Pazartesi

Bitmeyen Snood namı diğer Boyunluk


Yaklaşık 5 sene önce (yani o civar uzaklıkta bir zamanda :))) T-Box ürünlerinin en meşhur olduğu zamanlarda (belki hala meşhurdur ama benim için olmayabilir - bilemiyorum son durumunu) T-box ürünleri arasında külaha benzer plastik bir kutu içinde atkı örmek için yün ve şiş bulunurdu. 3 ya da 4 rengi olan bu ürünlerden bana sadece bir renk alabilmek kısmet olmuştu. Daha pastel bir renginde fena halde gözüm kalmasına rağmen hiç bir yerde bulamamıştım. Neyse efenim aldığım bu yün ile ne yapsam diye düşünerek 1-2 yıl kadar zaman geçti. (Maalesef istiflemeyi seviyorum, bir gün mutlaka gönlüme göre yapacak bir şey çıkıyor ortaya). Sonra snood denilen boyunluklar ortaya çıktı. Bende düşündüm taşındım bu yünden bir snood yapayım dedim. Ama düz şiş ile snood örüp arkadan dikmek açıkçası hoşuma gitmediğinden ve daha önce misina şiş kullanmadığımdan bir miktarda yapabilir miyim acaba ile 5 ay geçirdim. Sonra ya herru ya merru diyerek örmeye başladım. Yarısı bile sayılamayacak bir aşamaya geldiğimde fark ettim ki boyunluk için fazla sayıda ilmek atmışım ve yapmaya çalıştığım örgü şekli ile maalesef örgü üremiyor. (Elimde maalesef bir adet yumak vardı ve yenisini bulmam imkansızdı) bunu farketmemle eş zamanlı olarak evlilik hazırlığı içine girme, evlilikten sonra evlilik hayatına alışma vs derken  o örgü bildiğiniz 3 yıl daha o şekilde bekledi. Gel gelelim biz bu arada Almanya'ya taşındık ve benim yine aklıma bu örgü geldi. Tekrar tüm aşamaları gözden geçirdim ve başladım sökmeye. Kafamda yeniden tasarladım; ilmek sayısını azalttım, örgü modelini değiştirdim ve ördüm de ördüm. (Yün aslında baya fazlaymış :))) Artık yünden ve yaptığım örgüden sıkılmışken sonunda dün gece benim dillere destan tarihi uzun boyunluk bitiverdi. Yukarıda resmi olan işte bu meşhur boyunluk :)) İlmek arttırmadan yaptığım için boynumdan aşağısını koruması için daha esnek olsun diye bir numara büyük şiş ile örgüyü kestim. Resimde alta doğru biçimsiz görünmesinin sebebi bu. Ama sonunda tam istediğim gibi oldu. Üzerine de süslemek için 2011 Kasımda evlendikten hemen sonra arkadaşlarımızın yanına yaptığımız Belçika gezimizdeki Brugge ziyaretimizden aldığım dantel broşu iğneleyiverdim. Sınıftaki kızlar çok beğendiler ve bize de örer misin deyince kabul ettim. Örgüye yoğunlaşınca çok da uzun sürmüyor. Bir gün bana el işinden para kazanacaksın deseler inanmazdım ama şaka maka kazanıyorum. Hayatta her şeye açık olmak lazım. Hayatın seni nerelere sürükleyeceği hiç belli olmuyor. :))

Tam da benim bloğumun adına yakışır şeyler oluyor...

Chances Are ... 

12 Kasım 2013 Salı

Die Mercerie - Münih'te Elişi Dükkanı


Oktoberfest'in son haftasonunda biz de bu devasa eğlenceyi görelim diye Münih'e gittik. Aslında Münih ve Oktoberfest ile ilgili bir post atacaktım ama annemler Almanya'ya gelince o postta atılacak postlar arasında yerini almış oldu. Tabi o arada yeni yerler gördüğümü ve bu gezi postalarının artık yazılmak için fazlasıyla beklediğini belirtmem lazım. İnşallah daha çalışkan bir blogger olacağım büyüyünce :)) Büyük şehirlere seyahat edeceğim zaman önceden hep araştırma yaparım ve araştırmanın ilk 3 ana maddesi şöyle sıralanır: Yemek yenecek yerler, kitap dükkanları ve elişi dükkanları. Yani bizim köyde bulamadığımı arayacağım adresler bulmaya çalışıyorum. Münih'te de durum pek farklı olmadı açıkçası ama yemek yenecek yer baştan elenmişti çünkü tek gecemiz vardı ve oktoberfestte olacaktık o zaman oktoberfest çadırında ne bulursak onu yiyecektik. Kitap dükkanları ise toptan yalan olmuştu çünkü ilk gün gündüzden Toni'nin bir arkadaşıyla buluşacağımızdan ve pazar günleri tüm dükkanların kapalı olmasında onu da elemiştim. Geriye elişi dükkanı kalmıştı. Aslında bu alanda da 3-5 dükkan gezebilecek tahammülü olamayan kociden dolayı sadece bir dükkan belirledim ve şehre girer girmez oranın adresini GPS'e girdim. Yoksa gidemezdik kesin çünkü cumartesi bile 2'ye kadar açıklar. Bu dükkanı bulmam ise size şuradaki yazımda bahsettiğim "esprit boudoir" kitabımdan bir çarpı işini yapmaya karar vermemle oldu. Yazıda verilen DMC marka çarpı işi iplerini Almanya'da nerede bulurum diye aranırken (buralarda sadece Anchor bulabiliyorum ve evet biliyorum birbirlerine dönüşüm tabloları var ama DMC'deki renk skalası daha geniş olduğundan dönüşüm yaptırdığımda benim iki ayrı DMC rengine aynı anchor ipi önerdiğini gördüm :(( yapacak bir şey yoktu.) web sitelerinden web sitelerine sürüklenirken DMC'nin satıcısı olan Die Mercerie ile karşılaştım. Web sitesinden bakınca o kadar güzeldi ki ve bize o kadar uzaktı ki... Sonra bir anda Oktoberfest'e gitmemiz kesinleşince bende bir bayram havası oldu ki sormayın.


Otele gidip eşyalarımızı bile sallamadan oraya gittik ve sadece 15 dakika kalabildim. Zannediyorum ileride böyle bir dükkan sahibi olmak hayallerimi süslüyor; hem de çok. Dışarıdan küçük bir dükkan gibi görünse de boyuna doğru uzayan ince uzun bir dükkan Die Mercerie. Her köşesinden ayrı bir iplik, tuhafiye malzemesi fışkıran, oldukça farklı kumaşlar bulunduran, bin bir çeşit yünleri olan ve bunun yanında ortama uyum sağlamış dekorasyon öğeleri ile sıcacık bir dükkan. Dükkanın en dibinde bir de kahve ve kek alabileceğiniz hatta oturabileceğiniz bir köşesi var ve bu köşede devamlı farklı kurslar veriyorlar. İyi ki şu an Münih'te değiliz yoksa batmıştım kurslara para vermekten; bilmediğimden değil ortamı soluyabilmek için daha çok. Toni beni arabada beklemiyor olsaydı kapanış saatine kadar orada kalabilirdim. Umarım resimlerimden güzelliğini size yansıtabilmişimdir, bazıları sanırım heyecandan ve hızlı olmaya çalışmaktan biraz flu gibi affedin lütfen. Yolu Münih'e düşenler ve elişine düşkünler mutlaka uğrasın diyor ve sizi resimlerle başbaşa bırakıyorum. Ben şahsen bayıldım.
















11 Kasım 2013 Pazartesi

Martinstag - St. Martin’s Day- Martinmas

Bugün yani 11.11.2013 Almanya'da St. Martin's günü olarak kutlanıyor. Martin bir roman askeriymiş ve erişkin bir yaşta vaftiz edilip doğrudan papaz olmuş. Onunla ilgili en meşhur efsane ise kar fırtınası olan bir gecede paltosunu ikiye bölerek onu bir dilenci ile paylaşmasıymış. Gece yattığında paltonun yarısını İsa'ya verdiğini hayal etmiş ve rüyasında İsayı görmüş. Martin çocukların ve fakirlerin arkadaşı olarak biliniyormuş. Amerikalılar bugün veteranlar gününü kutlarken Avusturyalılar ve Almanlar ise Martinmas'ı kutluyorlar. Martinmas bir çeşit Halloween ve Thanksgiving karışımı bir kutlama olarak anlatılabilir. Bugün hasat zamanının bittiğini ve kışın başladığını işaret ediyor. (çok da yanlış sayılmaz zira bugün buralara ilk kar düştü ve hava feci soğudu) Aynı zamanda da Christmas'a 40 gün kaldığını ifade ettiğinden gizli olarak Noel alışverişinin başlangıç zamanı (bunlar hep kapitalist düzenin yan etkileri :))) olarak da anılırmış. Daha eskilerde insanlar açları doyurur, yemekler verilir, komşularla paylaşırlarmış. Şimdi ise hava karardığında çocuklar okullarda kendi yaptıkları fenerlerle kiliselerden şehir merkezine doğru yürüyüş yapar ve ich geh mit meiner Laterne - Fenerimle gidiyorum isimli şarkıyı söylüyorlarmış. Maalesef size resim ekleyemiyorum çünkü hava soğuk ve şehir merkezi yaklaşık 800m uzakta ve araba girişsiz bir yer olduğundan görmeye gitmedim. 

Bugün ayrıca yine bugüne özel bir tatlı pasta işi bir şey çıkıyor. İsmi de Reformatiosnbrötchen şurada resim ve tarifi var. Kursa gitmek bu işlere de yarıyor bir yandan da kültüre entegre oluyorsun. Tabi bu özel pasta işinden almadım çünkü internetten bakmadan neye benzediğini bilemediğimden ne isteyeceğimi de bilemedim. Ama bugün unlu mamuller dükkanları acayip yoğundu demek ondanmış. 

Martinmas ile ilgili ayrıntılı bilgiisteyenler lütfen buraya tık tık. 

Şu an öyle görünüyorsa da bakalım bugün gerçekten kışın başlangıcı mı göreceğiz. 

22 Ekim 2013 Salı

Çocukluk uğraşına geri dönüş

Kardeşimle aramızda çok az yaş farkı olduğundan ve annemin ö zamanlar çalışıyor olmasından dolayı çocukluğumun büyük bir kısmını anneanne yanında geçirenlerdenim. Hatta bir ara öyle bir hal almıştı ki  annemler beni götürmeye geldiğinde oturur ağlardım. Anneannemin arkadaşlığı benim için inanılmaz keyifliydi. Gerçi anneannesini sevmeyen herhalde yoktur. Ben bir de onun ilk torunu olduğumdan yerim ayrıdır :)) O kadar süre anneanne yanında geçirince eski zamanların malum yaz aktivitesi olan dantel, kanaviçe ve kış aktivitesi olan örgü ile aram çok iyiydi. Bunlardan benim en çok sevdiğim ise Türkçe'deki ismi ile çarpı işi veya cross stitch ya da halk arasındaki kanaviçe. Ortaokul yıllarında annem, babaannem ve benim birlikte yapmış olduğumuz bir iki sehpa örtümüz var. Hatta şu an onları ben kullanıyorum. Daha sonra derslerimin ve ilgi alanlarımın değişmesiyle bu hobi benim için rafa kalkmıştı veee şimdi tekrar hortluyor :)) Bakalım bu tekrar başlangıçtan neler çıkacak ben de çok merak ediyorum. Öncelikle ısınma turu olarak bu ayki - ya da geçen ayki diyeyim yenisi çıktı - Cross Stitcher dergisi ile birlikte geçen küçük çarpı işi yılbaşı süsünü yapacağım. Aşağıda da hobimi canlandırmak için okuduğum dergilerimi ve kitabımı görebilirsiniz.

İlk resimdekiler sırasıyla Cross Stitcher (İngiliz), Kanaviçe Dergisi(Türk), Mollie Makes(Amerikan ama Almanya edisyonu)



İkinci resimdekiler sırasıyla: Dein Kreuzstich Magazin (bunu pek sevmedim çok babaanne işleri var, bir daha almam sanırım), Living At Home Spezial Hand Made, Mollie Makes


Veee sonuncusu ise geçen Strasburg ziyaretimizde oradaki bir alışveriş merkezinin içindeki acayip güzel bir kitapçıdan alınmış Esprit Boudoir a broder au point de croix isimli çarpı işi kitabım. Daha çok yeni doğan ve kız çocuklarına özel şeyler içeriyor ama başka projeler de mevcut. Daha sonra bir ara kitap için ayrı post yapmayı düşünüyorum. Bu kitaptan yapılacak ilk projemin tüm malzemeleri hazır bile. Ama önce aşağıdaki ile başlayacağım. Her ne kadar bu işte eski de olsam ısınma turuna ihtiyacım var.


İlk projem de aşağıda başlangıç hali ile görülüyor. Bakalım bitmiş halini ne zaman paylaşabileceğim.

21 Ekim 2013 Pazartesi

Bayram misafirlerimiz evlerine döndü

Bayramda annemle babam buradaydı. Bayrama benzeyen bir bayramdı. Hem de Türkiye'den en son gelişimin üzerinden yaklaşık 4,5 ay geçmişti ve ben bizimkileri özlemiştim. Çok çok iyi oldu bizim için. Annem yanında getirdiği süper peynirler, kuru bamya, biber, patlıcan ve kumaş-dergi vs ile evimizi şenlendirdi. Gelir gelmez mutfağa dalan annem bizim buralarda yapmaya fırsat bulamadığımız ve hatta malzeme olarak da bulamadığımız yemeklerden seçmeler sundu :)) Hatta ben sabahları kursa gittiğim için bakmış evde sıkılıyor bir de ütülerimi bile yapmış. Annelerin hakkı gerçekten ödenmez. Biz de tabi ki onları olabildiğince çok gezdirmeye çalıştık. Kursum olmasaydı daha güzel gezerdik ama olsun ilk sefer için yine de güzel yerler gördüler. Birlikte Rothaus bira fabrikası, Titisee, Freiburg, Konstanz, Triberg, Strasburg yaptık. Artık bir kaç gezi postu yapmanın zamanı geldi sanırım. :))

Yeniden kanaviçeye başlayacağım deyince de ondan istediklerimin yanında bir de kumaşlar vs. getirmiş. yani resmen bizi donattılar. Bu malzemelerden güzel şeyler çıkacağına eminim.